Bazı insanlar için kızgınlık gündemdedir. Gündemde ne olursa olsun, biraz kızgınlık garantidir. Otobüs çok dolu, asansör çok yavaş, gökyüzü çok gri. Bu olumsuz tutum sadece ruh halinizi değil, tüm bedeninizi de etkiler.

Çok sık ve çok yoğun bir şekilde öfkelenirseniz, yalnızca hayattan aldığınız keyfi azaltmakla kalmaz, er ya da geç sağlığınıza da zarar verirsiniz. Çok sinirlendiğimizde, bu vücudumuz için stresli bir durumdur ve çok çeşitli stres hormonları salgılanır. Kan basıncımız yükselir, kalbimiz daha hızlı atar, "enerjik" oluruz.

En ufak bir şey için sürekli üzülüyorsak, bu iç baskı artık hafifletilemez ve vücudumuz kalıcı bir alarm durumuna geçer. Bunun sonucunda performans ve konsantrasyon yeteneğinde azalma, yüksek tansiyon ya da zayıflamış bağışıklık sistemi gibi kronik stres belirtileri ortaya çıkabilir.

"Yağmur yağdığında mutluoluyorum.Çünkü mutluolmazsam yağmur yağar" demek ise hayatın tadını olduğu gibi çıkarmak anlamına gelir. Sadece o anda iyi gitmeyen şeylere değil, olumlu yönlere de bakmak. Her küçük şey için öfkelenmemek, ama buna değip değmeyeceğini sormak ve bu şekilde kazanılan enerjiyi olumlu şeylere yatırmak.

Bunun dış görünüşümüz üzerinde de etkisi vardır. Daha sakin, daha rahat ve daha olumlu bir auraya sahip oluruz. Ve kendimize soralım: Kiminle vakit geçirmeyi tercih ederiz, neşeli, güler yüzlü bir insanla mı yoksa "huysuz" biriyle mi?
Öyleyse neden bugün basitçe bir arayışa çıkmıyorsunuz? Olumsuzluklara odaklanmak yerine iyi şeyleri arayın ve onlardan keyif alın. Yağmur yağarken bile her gün keşfedilecek pek çok güzel şey vardır.

Mutluluk uzmanımız Dr. Sandra Boltz'dan daha fazla ipucunu "ICare" adlı kitabında bulabilirsiniz. 30 gün. Farkındalık. Mutluluk", J. Kamphausen Media Group, Amazon aracılığıyla