Osteoporoz: Nedir ve nasıl önleyebilirim?

Almanya'da 50 yaşın üzerinde yaklaşık 5,2 milyon kadın ve 1,1 milyon erkek osteoporoz hastasıdır. Birçok insan hala bunun tam olarak ne olduğunu bilmiyor. Ancak "kemik erimesi" olarak adlandırılan bu hastalık sadece bir yaşlılık belirtisi değil, ciddi bir tanıdır. Osteoporoz genellikle uzun süre fark edilmez ve kemiği yavaş yavaş parçalar. İşte kendinizi buna karşı nasıl koruyabileceğiniz.

Frau trinkt ein Glas Milch© iStock
Günde bir bardak süt kalsiyum içerir - bu da kemikleriniz için iyidir

Osteoporozun gerçekte ne olduğu sorusu zaten ismiyle açıklanabilir. "Osteo" kelimesi Yunanca'dan gelir ve kemik anlamına gelirken, "poros" delik anlamına gelir. Yani osteoporoz "gözenekli kemik "ten başka bir şey değildir. Bu da sorunu kısaca özetliyor: Bu metabolik hastalık kemik kütlesinin parçalanmasına neden oluyor. Bu da iskeleti dengesiz hale getirir ve özellikle omurlarda kırılmayı kolaylaştırır.

Hastalık sessizce ve sinsice ortaya çıkar

Kadınlar erkeklere oranla iki kat daha fazla kemik kaybına uğramaktadır. Bunun nedeni, menopozdan sonra kemikleri koruyan cinsiyet hormonu östrojenin eksik olmasıdır. Osteoporoz yavaş yavaş gelişir ve etkilenen kişiler ilk başta hastalığa sahip olduklarının farkına bile varmazlar. İlk belirtiler: belirsiz sırt ağrısı ve kemik kırılmaları.

Risk 40 yaşından itibaren artar

Kemikler, maruz kaldıkları strese bağlı olarak sürekli olarak yeniden şekillenir. Kemik kütlesi 40 yaşına kadar genellikle yıkılandan daha fazla inşa edilir, bu yaştan sonra ise yavaş yavaş kemik kaybı baskın hale gelir.

Egzersiz ve doğru beslenme bunu önler

Ancak bu aynı zamanda diyet ve egzersiz türüyle de ilgilidir: Kemiklerin kalsiyum ve fosfatın yanı sıra kalsiyumu depolayabilmek için D vitaminine de ihtiyacı vardır. Kalsiyum alımı günde 1.000 mg olmalıdır. Bu miktar süt ürünlerinde ve maden suyunda bulunabilir. Spor kemikleri güçlendirdiği için osteoporozu önlemek için egzersiz de önemlidir.