Duyuların iyileştirici gücünden yararlanın

Evin kedisi annesinin koluna sokulup mırıldanıyor. Kısa bir süre sonra, annenin yüzüne ışıltılı bir gülümseme yayılır. Bunun basit bir açıklaması var: Ona dokunmak bol miktarda oksitosin salgılatır. Bu, sakinleştirici etkisi olan iyi hissettiren bir hormondur. Ancak fiziksel ve ruhsal sağlığımız için son derece önemli olan tek şey hissetmek değildir. Çeşitli araştırmaların da gösterdiği gibi, diğer dört duyu da aynı derecede önemlidir.

Görmek

Dünyada yolumuzu gözlerimiz sayesinde buluruz. Bu yüzden özellikle bu duyumuza güveniyoruz. Dahası, etrafımızı sürekli saran renkler farklı uyaranları tetikler. Sarı bizi neşeli hissettirir, yeşil rahatlamayı teşvik eder, kırmızı ise bizi canlandırır. Ve eğer kış hüznünü hissediyorsanız, kasvetli düşünceleri gözleriniz aracılığıyla kovabilirsiniz. Yürüyüşler ve lambalarla ışık terapisi yardımcı olabilir. Retina ışık uyarılarını beyne iletir. Bu da uyandırıcı serotonin hormonunu salgılar.

Hissetmek

Bu duyu anne karnında gelişmesine rağmen, yüzyıllar boyunca dokunma duyusuna çok az ilgi gösterilmiştir. Yazık gerçekten. Çünkü hissetmek, dokunmak ve okşamak biz insanlar için çok önemlidir. Stresi azaltır ve bağışıklık sistemi üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu için hastalık durumunda iyileşmeyi destekleyebilir. İsveçli araştırmacılar ayrıca dokunmanın ağrı sinyallerinin beyne iletilmesini azalttığını bulmuşlardır.

İşitme

Güzel sesleri dinlemek, işitme duyusunun bedensel süreçlerle ne kadar yakından ilişkili olduğunu gösterir: kan basıncı düşer, kalp daha yavaş atar, nefes alıp verme sakinleşir ve içsel gerilim serbest kalır. Bu durum özellikle Tomaso Albinoni'nin Adagio in G minor, Handel'in Water Music ve Beethoven'ın Moonlight Sonata'sında işe yaramaktadır. Uzmanlar artık favori müziğimizin beyindeki ödül merkezi üzerinde bir etkisi olduğunu keşfetti. Bu, vücuda akan bir dizi mutluluk hormonunu serbest bırakır. İdeal: Günde en az 30 dakika, örneğin işten sonra, en sevdiğiniz müzikle rahatlayın.

Koku

Bu çılgınlık! ABD'de yapılan yeni bir araştırmaya göre, bir trilyondan fazla koku algılıyoruz! Ancak koku alma duyumuz bizi sadece bozulmuş yiyecekler konusunda uyarmaz. Aynı zamanda duyguları tetikler ve anıları uyandırır. Turunçgil kokuları, ruh halimizi canlandırıcı etkiye sahip oldukları için özellikle popülerdir. Güneydeki son tatilimizi, yazı ve denizi düşünürüz... Bochum Üniversitesi'ndeki araştırmacılar da şaşırtıcı bir keşifte bulundu. Cildin kokuları da emdiğini buldular. Eğer sandal ağacı kokusuyla temas ederse, yaralar daha iyi iyileşiyor.

Tat

Tatlı mı, acı mı, tuzlu mu, ekşi mi? Dilimizdeki tat tomurcukları bize bunu hemen söyler ve sayıları yaşamımız boyunca azalır. Tat alma duyusu koku alma duyusuyla doğrudan bağlantılıdır. Harika olan şey, tatları zihnimizde de canlandırabilmemizdir. Eğer bir limonu ısırdığımızı düşünürsek, içimizdeki her şey kasılır. Bu da ağız kuruluğuna yardımcı olan tükürük akışını harekete geçirir.